NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ أَبِي
عَدِيٍّ عَنْ
ابْنِ إِسْحَقَ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ
شُعَيْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدِّهِ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
جَلَبَ وَلَا
جَنَبَ وَلَا
تُؤْخَذُ
صَدَقَاتُهُمْ
إِلَّا فِي دُورِهِمْ
Amr b. Şuayb, babası vasıtasıyla
dedesinden rivayet ettiğine göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"(Malı) getirtmek
de yok, uzaklaştırmak da yok. (Mal sahiblerinin) zekâtları ancak meskenlerinde
alınır."
İzah:
Ayrıca Ebû Dâvûd, cihâd;
Tirmizî, nikâh; Nesaî, nikâh; Ahmed b. Hanbel, 11-180, 215, 216; III-162, 197; IV-429, 439, 443.
Celeb, Zekât memurunun
bir yerde oturup zekâta tâbi olan
hayvanların zekâtını almak için
sahiplerine haber göndererek
hayvanların yanına getirilmesini istemesidir. Bu durum mal sahiplerine meşakkat
verip onları sıkıntıya düşüreceğinden dolayı Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından
yasaklanmış ve mal sahiplerine kolay olsun diye zekât memurları malların
zekâtını su başında veya bulundukları yerlerde almakla emr olunmuşlardır.
Ceneb ise, mal
sahibinin kendi malını yerinden uzaklaştırmasıdır. Zekât memuru zekâtı almak
için çok zorluk çekeceğinden bu da yasaklanmıştır.
Bazılarına göre Ceneb,
zekât memurunun mal sahiplerinin bulundukları yerlerden çok uzak bir yerde
konaklayıp malların yanına getirilmesini emretmesidir. Ancak birinci görüş daha
makuldür. Çünkü ikinci görüşe göre cenebin mânâsı celep ile hemen hemen aynı
olmaktadır.
"Zekâtları ancak
evlerinde alınır" sözünden maksat, zekâtın, malların bulundukları
yerlerde, su başında veya mal sahiplerinin meskenlerinde 'alınır, demektir.
Yani mal sahipleriyle zekât memurlarının zorluk çekmeyeceği bir yerde alınır.
Hadisin bu cümlesi, bir önceki cümleyi te'kid etmektedir.
Bu hadis-i şerif zekât
memurlarıyla mal sahiplerinin birbirine zorluk çıkarmalarının caiz olmadığına
delâlet etmektedir.